İstanbul’un kuzeyinde, Kocaeli Yarımadası’nın batı ucunda yer alan Beykoz ilçesinde konumlanan bu konut projesi; zorlu topoğrafya koşulları ve mevcut imar limitlerinden beslenen bir yerleşim modeli sunmaktadır.
Batıda İstanbul Boğazı, kuzeyde Karadeniz ile çevrelenen arazi, mimari kurguya duyarlı ve topografyayla bütünleşen bir yaklaşımı zorunlu kılar.
İmar Koşulları ve Planlama Stratejisi
Mevcut imar yönetmelikleri, yapı yüksekliğini iki kat ile sınırlandırmaktadır.
Bu durum, projeyi alçak katlı bir yerleşim tipolojisine yönlendirirken; topoğrafyanın eğimli yapısıyla birlikte parçalı ama bütüncül bir yerleşim önerisini beraberinde getirmiştir.
Tipolojik Çeşitlilik ve Kütle Kurgusu
Proje, tekli, ikiz ve üçüz olmak üzere üç farklı villa grubuna ayrılmıştır.
Her bir grup kendi içinde kütlesel eksiltmelerle özgünleştirilmiş, hacimlerin hafifletilmesi sağlanmıştır.
Yapılar, alana rastlantısal bir dağılımla yerleştirilmiş, böylece tekrar eden ve monoton bir dizi yerine, özgün ve yaşayan bir silüet elde edilmiştir.
Çatı formlarından teras açıklıklarına kadar uzanan bu çeşitlenme, yapıların çevresiyle kurduğu ilişkiyi de zenginleştirmiştir.
Topografya ile Etkileşimli Mimari
Arazi, yalnızca bir zemin değil; tasarımın belirleyici bir etkeni olarak ele alınmıştır.
Yapılar topografyaya oturan değil, onunla bütünleşen bir anlayışla şekillenmiştir.
Zeminle uyumlanan bu yaklaşım, yapıların eğime adapte olmasını, yer yer topografyada kaybolmasını ve doğayla kurulan ilişkinin görünür kılınmasını sağlamıştır.
Yerleşim kurgusundan yapı detaylarına kadar hissedilen bu ilke, Beykoz’un doğal karakterine saygı gösteren ve onunla bütünleşen bir mimari dil ortaya koymaktadır.